Davranışçıların kurucusu WATSON’dur.

WATSONUN GÖRÜŞLERİ  Öğrenmeyi UYARICI-TEPKİ bitişikliği olarak açıklamıştır. Öğrenmede uyarıcıların etkisi üzerinde durmuştur. Ona göre bütün davranışlar koşullanma yoluyla öğrenilebilir.

            Örn: → Bebekler koşullanma yoluyla suçlu, müzisyen, ressam haline getirilebilir. Korku koşullanması üzerinde çalışmıştır. (Küçük Albert Fare deneyi)

Öğrenmede koşullu ve koşulsuz uyaranlar birbirlerine çok yakın zamanlarda verilmelidir. Ona göre korku öğrenilmişse korkmada öğrenilir. Bunun için önce çocuğa kendisinin korktuğu şeyden korkmayan çocukların oynadığı bir oyun, TV filmi izlettirilir. Daha sonra sevmediği şey yavaş yavaş izlettirilerek korku ortadan kaldırılır. (Sistematik duyarsızlaştırma) Öğrenmede çevrenin (uyarıcıların) etkisi üzerinde durmuştur. Ona göre bir öğretmenin en önemli görevi öğrenme çevresini kontrol etmektir.

 

GUTHRİE’NİN GÖRÜŞLERİ  Ona göre öğrenmek bir defa da ve son yaşantı sonucunda meydana gelmektedir.

            Örn: Günlük yaşamda insanların isimlerinin bir kez söylendiğinde öğrenilmesi beklenir.

            Örn: Bir öğretmenin öğrencisine istemediği halde yaptığı ödevi yeniden yaptırdığını düşünelim. Öğretmen bir daha ödev verdiğinde öğrenci en son yaptığı ödevi yeniden hatırlayacaktır.                                                                                                              

            Ona göre öğrenmenin tek yasası BİTİŞİKLİKTİR. Bitişikliği bir uyarıcıya karşı yapılan tepkinin daha sonra aynı (benzer) uyarıcıyla karşılaşıldığında gösterilme eğilimi olarak açıklar. Bitişikliği uyarıcı-tepki bitişikliği olarak ele alır.

            * Yaptığımız şeyi öğreniriz, tekrarlar beceriyi geliştirir.

            * Öğrenmede ödüle ve pekiştirmeye gerek yoktur.

            * Ceza bitişiklikle ilgilidir.

            Örn: Eve her girdiğinde mantosunu ve çantasını yere atan çocuğunu annesi her seferinde azarlar ve onları yerine astırır. Ve bu hep böyle devam eder. Daha sonra annesi kızının manto ve şapkayı atmasını sağlayan uyarıcının onu azarlaması olduğunu anlayarak diğer seferinde manto ve şapkasını alarak dışarı çıkmasını ister ve içeri girer girmez azarlamaksızın manto ve çantayı asmasını ister; bu kez davranış düzelir.

            Guthrie’ye göre kötü alışkanlıkların yok edilmesinde (davranış değiştirmede) üç yöntem vardır:

1) EŞİK YÖNTEMİ (Alıştırma)  İstenmeyen davranışları istenen davranışlara dönüştürmeyi sağlayan bir öğrenme tekniğidir. Bireyin istemediği uyarıcı en azdan en çoğa doğru belirli düzeylerde verilir.

            Örn:  → Zeytin yemeyi sevmeyen birine zeytin azar azar verilir.

                      → Okula korktuğu için gitmek istemeyen çocuğa eğlenceli okul öyküleri anlatılır, okul arkadaşlarının eve gelmesi sağlanır, okula yakın yerlerde gezintiye çıkılır, okul bahçesinde oyun oynanır ve çocuk alıştırılır.

2) BIKTIRMA YÖNTEMİ (Yorma)  İstenmeyen davranış organizmaya bıktırıncaya ve sıkılıncaya kadar yaptırılır.

            Örn: Kibrit yakarak tehlike saçan bir çocuğa annesi bir sürü kibrit vererek bıkıncaya kadar kibritleri yakmasını ister.

            Örn: Atı eğere alıştırmak için atın üzerine eğer yerleştirilir. Kişi ata biner ve at eğeri atmaktan vazgeçinceye kadar koşturulur.                                                                   

3) ÇATIŞAN UYARICI VERME (Zıt Tepki Yöntemi)  Bireye yapmaktan kaçındığı ve hoşlanmadığı bir davranış, hoşlandığı ve yapmak istediği bir davranış ile birlikte yaptırılır.

            Örn: Kediden korkan çocuğa korktuğu kedi annesinin (sevdiği birisi) kucağına konularak gösterilir. Korku kaynağı olan nesne ya da durum sevdiği kişi veya durumla ilişkilendirilir. Böylece korku yok edilir…

            Örn: Sigarayı bırakmak isteyen birinin sakız çiğneyerek sigarayı unutmaya çalışması…

 

D- BAĞ KURAMI (Bağlaşımcı Kuram, Çağrışım Yoluyla Öğrenme) THORNDİKE

            Öğrenmeyi duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bağ olarak (uyarıcı-tepki bağı) açıklamıştır.

Bu kuramda yaparak-yaşayarak öğrenme, pekiştirme, güdüleme, kazanılan davranımların değişik ve çok çeşitli durumlarda öğrenilmesi ve kullanılması önemlidir. Bu kurama göre öğrenmenin üç temel kanunu bulunmaktadır:

1) Hazır bulunuşluk Kanunu  Öğrenmeye ilgi, istek, motivasyon ve önbilgilerin etkisidir.

Örn: Çocuk düzgün yazı yazmaya hazırsa ve buna izin verilirse çocuk yazı yazmaktan HAZ duyar. Çocuk kalem tutmaya hazır fakat eline kalem almasına izin verilmiyorsa bu durum çocukta kızgınlık duygusu yaratır veya çocuk düzgün yazı yazmaya zorlanırsa da kızgınlık duyar.

2) Tekrar (Alıştırma, Egzersiz) Kanunu  Tekrar (aralıklı) edilen konular etkili öğrenilir. Yani tekrar ederek öğreniriz, tekrar etmediğimizde unuturuz. Öğrenme sürecinde ezberlemenin yerine tekrar yapma daha önemlidir. Uyarıcı-tepki bağı egzersiz yapıldıkça güçlenir.

            Örn: Et-tekrarü ahsen velev kane yüz seksen… Yani ne kadar çok tekrar yapılırsa şartlanma(öğrenme) o kadar güçlü olacaktır.

                                                                                                                                     

3) Etki Kanunu  Organizmanın gösterdiği tepkinin etkisi tahmin edici, HAZ verici rahatlatıcı ve doyuma ulaştırıcı olduğu sürece tepkinin gösterileceğini ifade eder. Eğer tepki rahatsız edici ise U-T arasındaki bağ zayıflar.

Öğrenci davranışlarını değiştirmede ödül cezadan daha önemlidir.

            Örn: Ders çalışan bir öğrenci sınavdan yüksek not aldığında memnun oluyorsa (haz tatmin) ders çalışma davranışına devam eder.

 

E- SİSTEMATİK DAVRANIŞ KURAMI HULL

            Hull’un kuramındaki en önemli kavram ALIŞKANLIK kavramıdır. Hull’e göre karmaşık davranışlar adım adım öğrenmeyle veya koşullanmayla kazanılır.

Alışkanlık: tepki ve ipuçları arasındaki bağ gücünü ifade eder.

            Hull; bir çok bağımsız değişkenin ya da davranışın bağımlı değişken üzerine nasıl etki yaptığına ilişkin bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem alışkanlık gücünün geliştirilmesi esasına dayanır. Hull, alışkanlık gücünü artırmak için ödülün büyüklüğünün artması buna bağlı olarak dürtünün azalması gerektiğini vurgulamıştır.

Hull’e göre dürtü organizmayı harekete geçiren bir durumdur. Yani dürtü; açlık, susuzluk, acı gibi beden gereksinimlerinin eksikliği veya acı veren uyaran tarafından üretilen organizmanın geçici durumudur.

Dürtünün iki türlü işlevi vardır  

            * Bedenin eksikliğini hissettiği özel gereksinimleri belirlemek,

            * Harekete geçirici işlev…

DAVRANIŞ DİZGESİ = Ödülün büyüklüğünün artması → Dürtüde azalma →Alışkanlık gücünün artışı

           

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir